Bir de çetindir Ömer. Kılıcı kınına girmek bilmez. Namerdi çıktı mı karşısına hatır gönül dinlemez. Kılıcı kınından sıyrılır gelir, bileği sanırsın bükülmez bir demir. Cesurdur Ömer. Öyle cesurdur ki Urfa'da başka bir ananın oğlu daha yoktur onun gibi. Ömer de anası da dilden dile dolanır gelir, ne evlatlar var da Ömer gibisi dünyaya zor gelir.
Ömersiz düğün dernek kurulmaz Urfa'da. Kimse Kimse halaya duramaz, Ömer gelip ayağını vurmadıkça o toprağa. Ne neşe olur, ne zılgıt olur. Ömer yoksa ne düğünler hiç olur. Ömer halaya durur, genç kızların zılgıt sesleri dört bir yandan duyulur. Yar olmaz da kimseye, nice türküler dökülür dillerde Ömer diye. Yusuf yüzlüdür o, gözleri uzaklara bakar, sanki yoldan gelecek yarini arar. Cevherini boynuna takar, savurduğu ulu çınar dalları gülüşüyle herkesin yüreğini yakar.
Başkadır Ömer, bir başka. Başını bağlaması bile farklıdır onca. Sırmalı puşu bağlar, puşunun kenarından püsküller akar. Yaşar dört dağ arasından, Ömer gülünce çatlamış nar düşer dalından. Dağlardan sel akar gibi, akar gözünden inci, Ömer'i seven bir değil ki. Yoluna serilir güzeller, başlarının üzerinde yer ederler. Ağalığa da paşalığa da razı gelirler. Onun yolunda ölmeyen mi kalır, bir bakışıyla canlar alır. Bir kez ölmeye razı olunur da, bin değil bir canı olduğundan insan utanır.
Yüreği güzel, türküsü güzel Ömer.
Mertliğiyle, cesaretiyle, duruşuyla, halayda asaletiyle, başındaki püskülüyle herkesin dilindedir. Urfa onun uğruna dize dize türküler söylemiştir. Urfa'da bir efsanedir yıllardır sürer. Hala okunmalara doyulmayan türküdür Ömer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder